Beyaz Karanlıkta Bir Düşü Yazmak...


  Eski bir pencereden bakıyorum sana. Bir başka gözüküyor her şey bu gece. Gece ile gündüz birbirini tutmuyor.Gündüzlerin aydınlığından geceye hiçbir şey kalmıyor.Değerini yitiriyor hayat. Her yeni şey bir öncekini değersiz kılıyor. Söylenen onda söz, yaşanan paylaşılan onca şey varken, yeni bir söz hepsini silip unutturuyor. Hayatımız bir başkasının öyküsünde gereksiz bir parantez içinde kalıyor. Yazıldığında sayfaları dolduracak sevgilerimiz, en kifayetsiz şiirde dipnot oluyor. Yeni başladığım bir kitap, okuduğum bütün kitapları küçümsüyor.

  Gece lambam yetiyor, karanlığa baş kaldırmama. Hayat yenilik midir? Yada bütün yenilikler eskimeye mahkum mudur? Uydurduğumuz gerçeklere koşmaktan, varolan hayallerimizi yaşayamıyoruz… Güneş erken batıyor bu şehirde. Sevgiler geceye erteleniyor ve en çok geceleri yalnız kalıyorum. Ve en çok geceleri düşünüyorum, sebebi olduğumuz hayatın sebebini. Sabahı buluyorum böylece, hayatta bizi en çok aynı günlerin içinde kendimize yer edinme çabalarımız yoruyor. Gecemizi ayrı, gündüzümüzü ayrı yaşıyoruz. İki farklı kişiliğiz sanki. Gece düşündüklerimizi günün aydınlığı silip gidiyor. Günlerse çabuk bitiyor. Bir başka yarına ertelenen günler yaşıyoruz hep. 

  Gecenin karanlığında yıldızlar bile sönük kalıyor. Paramparça bir ayın altında kendimizle çelişiyor, hayatla çekişiyoruz. Sıcak bir düş çöküyor geceme. Beyaz bir örtüyle kaplı dünya. Lapa lapa kar düşüyor camımın önünden. Çayımın dumanı camda buğulanıyor. Adını yazıyorum buğuya, sonra adın akıyor camdan içime. İçim sızlıyor. Adının ağırlığını taşıyamıyor yüreğim. Dışarıdaki karı bastıran bir tipi yağıyor yüreğime ve ismin buz tutuyor içimde. En kaygan zeminlere yazıyorum adını, en yüksek tepelere. Gözüm bir evin çatısına takılıyor. Karla kaplanmış, hiçbir ayak izi yok. Yüzün beliriyor çatıda, göğe yakın olan evlerin çatısı geliyor aklıma. Göğün mavisi gözlerine düşüyor. Gözlerin ekmeğimi bölüyor. Yüzün büyüyor. Göğe yükselip, kar olup çatıya yağıyor.   

  Çatıda yüzünün sureti buz tutuyor. Hava daha da kararıyor. Kararmaya inat kar daha bir beyaz yağıyor. Bütün ömrüm buz tutuyor. Sonra dağlar geliyor aklıma. Sessizlik düşüyor fikrime. Kar ilk dağlarda tutar. Dağın eteğinden bir türkü yükseliyor. Tereyağlı ekmek kokusu geliyor dağlardan burnuma. Kırık sazını çalıyor dağlarda biri. Yanık sesli türküler söylüyorlar. Bütün dağlar aynı beyazlığa bürünüyor. Yüzün aydınlanıyor dağ başlarında. Bir baskında adını sayıklıyorum. Uykuya dalıyorum sonra. Dağlara yansıyan yüzün kurşuni bir kızla kesiyor. Kar olup yanık sesli türkülere ve tereyağlı ekmek kokularına yağıyor. Böyle böyle şafak söküyor. Bembeyaz karşılıyor dağlar günü ve beyaz bir devrim doğuyor bu sabah….

                                                                                                    Vacip ÖRGER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP